30 Nisan 2010 Cuma

Ancelotti'den Benitez önerisi


Chelsea Teknik Direktörü Carlo Ancelotti, teknik direktör arayışındaki Juventus'un başına İspanyol Rafael Benitez'i önerdi.
NTV Spor ve Ajanslar
Güncelleme: 16:29 TSİ 30 Nisan. 2010 Cuma
Carlo Ancelotti, Tuttosport'a yaptığı açıklamada, şu an Liverpool'u çalıştıran meslektaşı Rafael Benitez'in, Juventus için ideal teknik direktör olduğunu söyledi.

Benitez için "Juventus'un kaderini değiştirebilecek kişi" olarak değerlendirmesini yapan Ancelotti, "Taktikleri, tecrübesi ve iyi bir planlayıcı olarak Benitez, Juventus için doğru kişidir" diye konuştu.

İtalyan teknik adam, Benitez'i Liverpool'dan koparmanın zor olacağını, kulüpteki problemlere rağmen taraftarlarla Benitez arasında sıkı bir bağ bulunduğunu kaydetti.

Benitez reçeteyi yazdı


Liverpool Menajeri Rafael Benitez, UEFA Avrupa Ligi'ne de veda etmelerinin ardından gelecek sezon için neler yapılması gerektiğini anlattı. Takımdan ayrılması muhtemel Benitez, kabus gibi geçen sezonun izlerini silmek için 4-5 önemli oyuncu trasfer etmeleri gerektiğini vurguladı.
NTV Spor
Güncelleme: 15:21 TSİ 30 Nisan. 2010 Cuma
Rafael Benitez, muhtemelen yeni sezonda Liverpool'u çalıştırmayacak. Ancak İspanyol teknik adam, başarı için reçeteyi şimdiden yazdı. Benitez, Premier Lig'de orta sıralarda kalan, Şampiyonlar Ligi'nin ardından UEFA Avrupa Ligi'ne de veda eden takımın, ciddi takviyeye ihtiyaç duyduğunu söyledi. Golcü Fernando Torres'in, 4-5 önemli oyuncu transfer edilmesi yönündeki sözlerini hatırlatan Benitez, İspanyol futbolcuya katıldığını vurguladı.

Liverpool'un borçlarına karşın büyük bir kulüp olduğunun altını çizen Benitez, “Gelecek sezonun bütçesi nasıl olacak bilemiyorum. Ancak böylesine büyük bir kulüp, ihtiyacı olan oyuncuları alabilmenin bir yolunu bulmalı” diye konuştu.

Benitez'in gelecek sezon Serie A devi Juventus'u çalıştırması muhtemel. Nitekim İspanyol menajer, Liverpool yönetiminden takımın başında kalması için henüz bir görüşme talebi gelmediğini doğruladı.

Kırmızılar’ın Amerikalı sahipleri George Gillett ve Tom Hicks, geçtiğimiz günlerde kulübü satılığa çıkarma kararı almıştı.

29 Nisan 2010 Perşembe

Mourinho çıldırdı, çıldırttı!


Inter'in Camp Nou'da Barcelona'ya 1-0 mağlup olarak Şampiyonlar Ligi finaline yükseldiği gecede, İtalyan ekibinin Portekizli teknik direktörü ve istatistikler ön plandaydı. Jose Mourinho, 2004'te Şampiyonlar Ligi'ni kazandığı gece bile bu kadar sevinmemişti. İşte dev maçın ardından ortaya çıkan detaylar.

NTV Spor
Güncelleme: 10:46 TSİ 29 Nisan. 2010 Perşembe
Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Barcelona'yı eleyen Inter, Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih'in rakibi olmayı başardı. Yarı final ilk maçında Barça karşısında elde ettiği 3-1'lik zaferin ardından, Camp Nou'da 1-0 mağlup olan Inter, 22 Mayıs'ta Madrid'de oynanacak finalde Alman panzeri Bayern'in rakibi oldu. Inter, 90 dakika boyunca nefes almadan atak yapan Barcelona karşısında 1 saatten uzun bir süre 10 kişi oynamasına rağmen kalesini maçın son anlarına kadar gole kapattı ve 84'te 1-0 geriye düşmesi finale yükselen taraf olmasını engellemedi.

Milyonların televizyon başında, 98 bin şanslı taraftarın da Camp Nou'da takip ettiği mücadelede Mourinho'nun maç sonundaki sevinci ve 90 dakikalık heyecan fırtınasında ortaya çıkan istatistikler en az Şampiyonlar Ligi finalinin belli olması kadar ilgi çekici bir tablo çıkarttı ortaya.


KORUMALARLA ZOR YÜRÜDÜĞÜ BARCELONA'DA CAMP NOU'YU FETHETTİ
Son dakikalarda Barcelona'nın Gerard Pique ile bulduğu gol tansiyonun bir anda tavan yapmasını sağlarken, hakem Frank De Bleeckere'in son düdüğü çalmasıyla birlikte Jose Mourinho, bir anda attığı deparla sahaya girdi ve kolunu havaya kaldırarak yaptığı zafer işaretleriyle Camp Nou'yu dolduran taraftarların yoğun protestosuna maruz kaldı.

Bu durumdan pek de hoşnut olmayan Camp Nou yetkilileri Inter'in finale yükselme sevincini daha fazla izlememek adına yeşil çimlerin fiskiyelerini kısa süre içerisinde devreye soktu. Interli futbolcular bu duruma fazla aldırış etmese de en azından Mourinho'nun zafer turu kısa sürdü.
Maçtan bir gün önce düzenlenen basın toplantısında bir grup taraftarın sözlü saldırısına maruz kalan Portekizli teknik adam, Camp Nou'nun çimlerindeki sevinç gösterileriyle, 24 saat önce Barcelona sokaklarında ancak korumalar eşliğinde yürüyebilmiş olmanın adeta acısını çıkarttı.

ŞAMPİYONLAR LİGİ'Nİ KAZANDIĞINDA BU KADAR SEVİNMEDİ


Porto ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu tatmış olan Mourinho, 26 Mayıs 2004'te Monaco karşısında elde ettikleri 3-0'lık zaferde son düdükle birlikte ne sahaya girmiş ne de sevinç gösterilerine coşkulu bir şekilde eşlik etmişti. Portekizli teknik adamın, şampiyonlukta bile sergilemediği sevinç gösterilerini, Barcelona'yı eleyerek finale çıkmaları karşısında göstermesi Mourinho'nun 4 sene asistanlık yaptığı ve son dönemlerde B Takımı'nı çalıştırdığı Katalan devine, dünyaca ünlü bir teknik adam olarak dönerek gövde gösterisi yapmasını sağladı.
RAKAMLAR DA MOURINHO KADAR ÇILGIN
90 dakikalık heyecan fırtınasında Barcelona, 20-25 metrekarelik bir alanda tek kale futbol oynarken ortaya çıkan istatistikler de oldukça dikkat çekiciydi.

Tek golün olduğu maçta, Barça'nın 4 gol şutu karşısında Inter'in gol denemesi olmadı.
Barça'nın 8 şutu auta çıkarkan Inter'in sadece 1 şutu vardı.
Barcelona maçı 9 kornerle tamamlarken Inter 1'i kontraatakdan 2 korner kazandı.
Ve en ilgi çekici detaylardan biri, Barcelona 44 dakika 42 saniye topla oynarken Inter 14 dakika 44 saniye topla oynadı.
Topla oynama yüzdelere vurulduğunda Barça'nın Inter karşısındaki üstünlüğü yüzde 75'e 25'ti.
İsabetli paslar ise bu maçın en dikkat çekici istatistiğini oluşturdu. Barça 555 pas dağıtırken Inter 67 pasta kaldı.

23 Nisan 2010 Cuma

GÖZLERİN KAL DİYOR - A. Selçuk İLKAN




Buna nasıl ayrılık bu nasıl veda Gözlerin kal diyor dudakların git Bakışın anahtar gözlerin kilit Ellerin aç diyor dudakların git Ayrılık dönüşü olmayan nehir Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir Gözyaşın kal diyor dudakların git. Gidersem bir daha dönmeyeceğim Kalırsam kalbime yenileceğim Çözemedim seni delireceğim Gözlerin kal diyor dudakların git Duvardan insin mi resimlerimiz Yabancı olsun mu isimlerimiz Ya o deli dolu gecelerimiz Anılar kal diyor dudakların git Bu romanda biter belki birazdan Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan Ağlıyor besteler yine hicazdan Şarkılar kal diyor dudakların git

SEN BU ŞİİRİ OKURKEN - A. Selçuk İLKAN





Sen bu şiiri okurken Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası Ne de telefonların çalacak gece yarısı Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık Kaprislerinin hedef tahtası... Seni sana Beni bir akıl hastanesine Bırakıp gideceğim bu şehirden Nasılsa kavuşamadım sana Nasılsa dudaklarının kıyısına varamadım Nedense bütün çıkmaz sokaklar adresim oldu Ve nedense bütün kırmızı ışıkları üzerime yaktın Ne yaptımsa Bir türlü sana yaranamadım Artık adressiz Işıksız Ve öylesine ıssızım Dünlerin kadar eskiyim Verdiğin acılar kadar paslıyım İşte çıkıp gidiyorum hayatından Nasılsa fark etmez senin için Belki çok şanslı Belki de en yaşlıyım... Artık Pusulam hasreti Saatim yalnızlığı Ve takvimler sensizliği gösteriyor bana Neylersin Yolcu yolunda gerek Belki bundan sonra Belki senden sonra Adam olur bu “asi yürek” Ve dersini alır da bu sevdadan Bir daha Boyundan büyük denizlere Asılmaz kürek Yarın bu saatlerde Ben yollarda olacağım Sen kimbilir kaçıncı uykunda Masal mavisi bir rüyada Ve elbette o korsan yüreğin Yine pusuda Oysa İlk defa sesimi duymayacaksın Sitemlerin sahipsiz Soruların cevapsız kalacak Belki ilk defa içini kemirecek yokluğum Tanımadığın bir korku içini saracak Ve ilk defa kendinle hesaplaşacaksın Ne oldu? Ne oluyor? Ne olacak? Sonra Bir gözün kör Bir kulağın sağır Bir ayağın kırık Bir kolun kesik Düşeceksin yollara Yani baştan başa yarım Yani baştan başa eksik Bütün duvarlar üstüne yıkılacak Belki ilk defa “Unutuldum” diyerek için sızlayacak Ve sen bu şiiri okurken Ayrılığımız çoktan başlamış olacak Belki de son tesellin Sana yazdığım “bu son şiir” olacak Ve kimbilir Unutulmuş bir gecenin tam ortasında Başucundaki bir radyoda Uykusuz bir şair yüreğini çınlatacak Ve bir daha fısıldayacak kulaklarına Sana adanmış bu satırları “Bütün şehirler uyur İstanbul uyumaz Ve birgün Bütün sevenler unutur seni Ama bu “şair yürek” ASLA UNUTMAZ...”

sevgiliye söylenen komik şiir

YAŞAYALIM Kİ-Can Yücel

20 Nisan 2010 Salı

HADİ GİT - Cemal SAFİ

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git! Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle, Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle. Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar, Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar. Mademki benli hayat sana kafes kadar dar, Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar. Hadi git, benden sana dilediğince izin, Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin. Kahrımın nedenini söylesem irkilirler; Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler. Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın; Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın. Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak, Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak! Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez, Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez. Her darbene tahammül edecektir bedenim, Gururum mani olur perişanıma benim. Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne? Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine. Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka, Sana gül bahçesini kim açar benden başka! Hercai arılara meyhanedir çiçekler, Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler! Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin, Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin. Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet, Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et! Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan! Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan! Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm! Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm. Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum; Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum! Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...

HADİ GİT - Cemal SAFİ

HATIRINA DÜŞECEĞİM - N. Fazıl KISAKÜREK






Kopkoyu bir sis içinde bir akşam Hatırına düşeceğim belki Bir an ıslayacak yağmur yüzünü Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın Sonra sıcak yatağında uzun uzun Ağlayacaksın Ağlayacak.! Boğazında bir şeyler düğümlenecek Ah yanımda olsaydı diyeceksin Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak İliklerine işleyecek bensizlik Kahrolacaksın...! Bir sigara tüttüreceksin ihtimal Ufku seyredeceksin saatlerce Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü Sonra hayalim gelecek karşına Bir Şiirimi mırıldanacaksın Hıçkıracaksın..! Gönlünden atamadığın gibi kafandan da Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman Anlayacaksın..! Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin Kafan gibi kaleminde işlemeyecek Unutmak isteyeceksin her şeyi Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi Kıvranacaksın.!

GİDİYORUM - Nuri CAN

AYNALAR - N. Fazıl KISAKÜREK





Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İste yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karsıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade. Günah, gunah, hasad yerinde demet; Merhamet, sucumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti.

HERŞEY SENDE GİZLİ - Can YÜCEL

ANLADIM-Can Yücel




Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terkettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ''git'' dediğimde anladım.. Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni afetmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş

18 Nisan 2010 Pazar

Carmelo Anthony şov!


NBA'de play-off ilk turunda Doğu Konferansı'nda iki, Batı Konferansı'nda ise bir maç oynandı. Temsilcilerimiz Mehmet Okur ve Ersan İlyasova'nın takımları geceyi mağlubiyetle kapatırken, Denver'da Carmelo Anthony 42 sayı ile gecenin yıldızı oldu.

NTV Spor
Güncelleme: 10:48 TSİ 18 Nisan. 2010 Pazar
NBA'de Batı Konferansı play-off turunda Denver Nuggets, evinde Utah Jazz'ı 126-113 yenerek seriyi 1-0 yaptı.

Ev sahibi ekipte Carmelo Anthnoy attığı 42 sayı ile galibiyetin mimarı oldu. Denver'da J.Smith 20 sayı - 6 ribaund - 2 asist, N.Nene 19 sayı - 6 ribaund - 3 asist, C.Billups 15 sayı - 1 ribaund - 8 asist, A.Affalo 12 sayı - 3 ribaund - 2 asist ve T.Lawson 11 sayı - 3 ribaund - 6 asistle maçı tamamladı.

Utah Jazz'da milli basketbolcumuz Mehmet Okur ilk yarıda aşil tendonundaki sakatılğı nedeniyle sadece 11 dakika sahada kalırken, 7 sayı - 2 ribaundla oynadı. Utah'ta Deron Williams'ın 26 sayı - 2 ribaund - 11 asistlik performansı mağlubiyeti önleyemezken, Carlos Boozer 19 sayı - 8 ribaund - 5 asist, C.Miles 17 sayı - 2 asist, P.Millsap 15 sayı - 10 ribaund - 2 asist ve K.Korver 13 sayı 4 ribaund - 1 asistle oynadı.
BOSTON-MIAMİ: 85-76
Doğu Konferansı play-off turu ilk maçında Boston Celtics, Miami Heat'i 85-76 yenerek seride 1-0 öne geçti.

Ev sahibi Boston'da P.Pierce 16 sayı -5 ribaund - 1 asist, Kevin Garnett 15 sayı - 9 ribaund - 3 asist, T.Allen 14 sayı - 1 ribaund ve R.Rondo 10 sayı - 7 ribaund - 10 asistle oynadı.

Miami Heat'in yıldız oyuncusu Dwyane Wade'in attığı 26 sayı - 8 ribaund - 6 asist yeterli olmazken, Q.Richardson ise 15 sayı - 4 ribaund - 3 asistle maçı tamamladı.

ATLANTA-MILWAUKEE: 102-92
Doğu Konferansı play-off turu ilk maçında Atlanta Hawks, milli basketbolcumuz Ersan İlyasova'nın takımı Milwaukee Bucks'ı mağlup ederek seride 1-0 öne geçti.

Atlanta'da J.Johnson 22 sayı - 7 ribaund - 5 asistle en skorer isim olurken, M.Bibby 19 sayı - 3 ribaund - 3 asist, J.Crawford 17 sayı - 5 ribaund - 2 asist, A.Horford 15 sayı - 7 ribaund - 1 asist, J.Smith 12 sayı - 10 ribaund - 4 asistle, M.Williams 12 sayı - 4 ribaund - 2 asistle maçı tamamladı.

Milwaukee'de ise B.Jennings temsilcimiz Ersan 23 dakika sahada yer alırken, 11 sayı - 6 ribaundla maçı tamamladı.

Maicon'un Juventus'a attığı o süper gol!



İtalya Serie A'da 34. hafta karşılaşmasında Inter Juventus'u Giuseppe Meazza Stadı'nda 2-0 mağlup ederken goller 75'te Maicon ve 90+1'de Samutel Eto'o'dan geldi. Brezilyalı Maicon'un kaydettiği gol futbolsevere büyük bir haz verdi, oldukça şıktı.

Brezilyalı golcü yine delirdi: 8-1



Brezilya ekibi Santos'un Guarani'yi 8-1 yendiği maçta tüm dünyanın dört gözle izlediği golcü Neymar beş gole birden imza attı. Brezilya Kupası mücadelesinde Robinho da iki gol kaydeden isim oldu ve galibiyette rol oynadı. Forvet/Kanat oyuncusu Manchester City, Manchester United, Milan, Real Madrid, Arsenal F.C., F.C. Barcelona ve Chelsea'nin takibinde. Ona "Yeni Robinho" diyorlar.

17 Nisan 2010 Cumartesi

Barış Gerçeker: Halefler ve selefler


Karşılaştırma ve benzetmeler, özellikle bizim gibi fazlaca ciddiye alındıkları ortamlarda, halefi motive etmekten çok ezilen haline getiriveriyor. Arda’nın yaşadıkları ortada.
Güncelleme: 16:26 TSİ 14 Nisan. 2010 Çarşamba

Hakiki El Classico’yu geride bıraktık. Sevimsiz bir şekilde 'Messi ve arkadaşları' hali almaya başlayan bir futbol makinası, ancak bir oyunda hileyle kurulabilecek gibi gözüken yıldızlar topluluğunu beklendiği kadar keyif vermeyen bir maçın sonunda yenmeyi başardı. Real Madrid’in kadrosu oyun hilesi gibi gözükürken, Messi tek başına buna benzetildi, daha önce de değindiğimiz gibi.

Ve karşılaştırmalar arkası kesilmeksizin devam ediyor. En son Pele, Messi için "1000 gol atmadan olmaz" demiş. Maradona’nın öyle ya da böyle futbol adamlığına soyunduğu bir ortamda, Pele’nin neden o taraklarda bezi olmadığına dair fikir veriyor bu durum. Kendisinin daha önce de olmadık oyuncular için yaptığı övgüler olmuştu. Tabii ki futbolculuğuna diyecek şey olamaz ama bazıları mikrofon karşısında imajlarını yıkmayı başarabiliyorlar. Pele’nin de bu sözü bizdeki kimi "Arda’yla Messi’yi takas edelim deseler üste para isterim" diyen yazarların menziline giriyor ki, Pele’yi o yazarlarla aynı cümle içinde anmak istemeyiz.

Messi, Maradona’yla karşılaştırılıyor, Arjantin Milli Takımı'yla yapması gerekenler diziliyor. Hatta "Napoli ayarında bir takımı alıp şampiyon yapsın İtalya Serie A’da" diyenler bile var.

Sahi, bu karşılaştırmaların bir başı sonu var mı? Olacak mı?

Zamanında 'Pele mi, Maradona mı?' şeklindeydi. Sonra ne zaman Brezilya’dan biri çıksa Pele oldu mihenk taşı, onun dışında Maradona daha popüler. Bu durum sadece futbola özgü de değil tabi. Bugün NBA’de, teniste, F1’de durum farklı değil.

Önce Michael Schumacher muhatap oldu bu konuya, uzunca süre Ayrton Senna’yla karşılaştırıldı. Ne zaman ki ortalıkta kırılmadık rekor bırakmadı, o zaman ondan sonra gelenler için mukayese mefhumu halini aldı. Şimdi her direksiyona geçen genç ve gelecek vaat eden pilot için 'yeni bir Schumacher' yorumları geliveriyor.

Bu karşılaştırmalar sadece yeni yetme halefleri baskı altına almakla kalmıyor, aynı zamanda selefi de sıkıntıya sokuyor, hele ki sağsa. "Bilmem kim için 'yeni siz' diyorlar, ne düşünüyorsunuz?" sorusuna "O benim pabucum olamaz" deme şansı olmadığı için genelde nazikçe kıvırılıyor, top taca atılıyor vs. Gerçi bundan 15-20 sene sonra Cristiano Ronaldo’ya böyle bir soru sorulursa yazdığım cevabı alma olasılığımız var, güleriz hem.

Michael Jordan, Dr. J’in veliahtıydı. Sonra Kobe Jordan'la karşılaştırıldı. Şimdi 'LeBron mu, Kobe mi?' tartışmalarını herhangi Cleveland veya Lakers haberinin altındaki yorumlardan izlemek mümkün. Nadal ve Federer’in erkek tenisinin zirvesine konmasını müteakip Sampras gibi idoller için soru işaretleri kabardı. Alonso, Hamilton derken Schumi’nin geri dönmesi tabloyu iyice karıştırdı. Aslında bir şans bu bizim için çünkü çoğu kez aynı ortamda, ortak koşullarda mücadele ve rekabet ederken göremiyoruz bu isimleri.

Aslında belki en önemli sorun da bu. Michael Jordan’ı ele alalım. 84’te draft edildiğinde 21 yaşındaydı. Dr. J ondan 12 sene önce draft edilmişti. Jordan’dan 12 sonra draft edilen nesle baktığımızda tesadüf bu ya Kobe Bryant’la karşılaşıyoruz. Bu üç ismin aldıkları eğitim, yaptıkları idmanlar, beslenme şekilleri, oynadıkları kulüplerin imkanları, seyahat koşulları, giydikleri ayakkabı ve formalar aynı mı? Hepsinin aynı imkanlarla yetişmesi haline kimin ne hale geleceğinin garantisi var mı? Yok. Belki daha iyi bir oyuncu olurlardı ama daha kötü olmaları da olası.

Futbola dönelim yine, Pele ve Maradona arasında 20 yaş var. Maradona’yla Messi arasında neredeyse 30. Pele ve Maradona’nın bugün artık seri bant üretime geçmiş gözüken Barça altyapısında Messi’nin gördüğü ihtimamı görmüş olsalar nasıl oyuncular olabilecekleri üzerine kesin bir çıkarım yapabilir miyiz? "O eğitimi, o beslenme katkılarını alsa, makinanın parçası olsa tadından yenmezdi" diyebilir miyiz, yüzde yüz? Yoksa o düzen içinde Messi kadar şanslı olmayıp omurilik soğanından çıkacak pek çok ince beceri parıltısını çıkartmaya cesaret edemeyecek sistem oyuncuları mı olurlardı?

Schumacher, Senna’yla birlikte aynı devirde yarışıyor olsaydı, o teknolojik açıdan bugünün çok gerisindeki otomobillerle neler yapabilirdi? Senna yaşayabilseydi, çekiş kontrolü, yivli lastik vs derken kariyerinin sonunda "Bu ne yahu, bu arabayı ben mi kullanıyorum bilgisayar mı" diye isyan mı ederdi, adapte mi olurdu?

Yetenek şüphesiz başka bir şey. Birisine eğitimle yetenek zerk edemezsiniz. Gerçekten yetenekli ve o yeteneği göstermek için azimli birisini de eğitimle dizginleyemeyebilirsiniz, ki bu durumda dizginleyememeniz herkes adına daha iyi bir şeydir. Ancak bu karşılaştırma ve benzetmeler, özellikle bizim gibi fazlaca ciddiye alındıkları ortamlarda, halefi motive etmekten çok ezilen haline getiriveriyor. Arda’nın yaşadıkları ortada. Geride kalan beş senelik periyotta ülke sınırlarına giren her forvet arkası oynayan yabancı oyuncunun Alex’le karşılaştırılıyor olması da bunlardan bir diğeri.

Arda’dan takımlar, sistemler içinde Messi dengi yaratmak mümkünken bilfiil Messi muamelesi yapmanın ne Arda’ya, ne takımına, ne de takım arkadaşlarına yararı var. Geçen Pazar bu çok net görüldü. Yerinde ve bence kıvamında bir tepkinin 'Bir canavar yarattık' denmeden yaratanlar tarafından ayıplandığı da görüldü. Ocak ayındaki transferleriyle favoriliğine favori katan takımın tüm transferleri ve hatta hocası topun ağzında bugün. Kimse "Bunu bu hale biz getirdik, olması gerekenden fazla övüp beklenti yükselttik" demiyor.

Alex’in Fenerbahçe’ye yaptığı katkıları 'koşmuyor' klişesiyle örterken, her yeni geleni "Beş tane Alex eder" diye lanse etmenin de bunun negatif örneği olduğunu belirtelim. Bunların kimseye faydası yok, aşikardır.

Coca Cola mı Pepsi mi, Microsoft mu Linux mu, LCD mi plazma mı? BMW mi Mercedes mi, Ferrari mi Porsche mi? Nike mı Adidas mı, Nokia mı Samsung mu?

Herkes kendi olsun. Hayalleri kendine kalsın, olmak istedikleri de.

Aslan 20 sayı geriden gelerek kazandı

Beko TBL'de haftanın en önemli maçında ezeli rakipler Galatasaray Cafe Crown ile Beşiktaş Cola Turka karşılaştı. Muhteşem bir mücadeleye sahne olan karşılaşmayı Galatasaray, 20 sayı geriden gelerek kazandı.

NTV Spor
Güncelleme: 14:35 TSİ 17 Nisan. 2010 Cumartesi
Beko Basketbol Ligi 28'inci hafta maçında Galatasaray Cafe Crown ile Beşiktaş Cola Turka Abdi İpekçi'de kozlarını paylaştı. Büyük bölümü Beşiktaş Cola Turka'nın üstünlüğünde geçilen ve farkın Beşiktaş lehine 20 sayıya kadar çıktığı karşılaşmada, sonradan açılan Galatasaray Cafe Crown, önce farkı kapattı ardından da son çeyrekte peş peşe bulduğu sayılarla ezeli rakibini 95-84 devirdi.

Sezonun ilk yarısında oynanan karşılaşmayı da Galatasaray Cafe Crown kazandığı için olası bir play-off eşleşmesine sarı kırmızılı ekip 1-0 önde başlayacak.

GALATASARAY'IN PLAY-OFF SAVAŞI
Cemal Nalga skandalı sonrası puanlarının silinmesiyle ligden düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan, ancak seri galibiyetlerle bu tehlikeyi atlatan Galatasaray Cafe Crown, Beşiktaş Cola Turka karşısında elde ettiği bu kritik galibiyetle ilk 8 içinde yer alarak, play-off'a katılma mücadelesi vermeye devam etti.

Galatasaray haftaya 11'inci sırada girmiş ve Beşiktaş da 4'üncü sıradaki yerini korumak için maça çıkmıştı.

NEFES KESEN DERBİNİN HİKAYESİ
Beko Basketbol Ligi’nin 28.haftasında Galatasaray Cafe Crown, derbi mücadelesinde Beşiktaş Cola Turka’yı 95-84’lük skorla mağlup etti.

Fedor Likholitov ve Engin Atsür’ün sayılarıyla karşılaşmaya iyi başlayan Beşiktaş Cola Turka, 1.5 dakika sonunda 0-6’lık skor üstünlüğünü yakaladı. Simas Jasaitis’in serbest atışlarıyla maçtaki ilk sayılarını bulan Galatasaray Cafe Crown, Haluk Yıldırım ve Engin Atsür’ün üçer sayılık basketlerine engel olamayınca, fark 10 sayıya yükseldi (4-14). Muratcan Güler ile dışarıdan ve boyalı alandan da Likholitov’un skorer oyunuyla tempoyu iyi ayarlayan Siyah Beyazlılar, ilk çeyreği de 18-36 önde tamamladı.

Cevher Özer’in basketiyle ikinci periyotun ilk hücumundan skor bulan konuk ekip, farkı da 20 sayıya yükseltti (18-38). Simas Jasaitis ile ikinci periyottaki ilk sayılarını üreten Galatasaray Cafe Crown, Darius Washington’ın da üç sayı isabetiyle farkı 15 sayıya indirdi (25-40). Bunun üzerine mola alan Siyah Beyazlılar, Engin Atsür’ün turnikesiyle rakibinin serisine son vermesine karşın, Washington ile Rancik’in sayılarına engel olamadı. Devre, Beşiktaş Cola Turka’nın 39-47 üstünlüğüyle sona erdi.

Üçüncü periyotta Radoslav Rancik ve Simas Jasaitis’in sayılarıyla etkili olan Galatasaray Cafe Crown, savunmadaki direncini de arttırdı. Engin Atsür’ün turnikesine Rancik ile karşılık veren Sarı Kırmızlılar, farkı da 3 sayıya indirdi (46-49). Muratcan Güler’in turnikesi sonrasında yeniden toparlanan Galatasaray Cafe Crown, Simas Jasaitis, Radoslav Rancik ve Evren Büker’in de son saniyede bulduğu turnike basketle periyotu bir sayı farkla 66-67 geride tamamladı.

Mücadelenin final periyotuna Mike Wilkinson’ın pasında Radoslav Rancik’in turnikesiyle başlayan ev sahibi takım, 68-67’lik skorla maçta ilk kez öne geçti. Brad Newley’in üç sayılık basketine Simas Jasaitis ve Radoslav Rancik ile karşılık veren Sarı Kırmızılılar, durumu da 80-72’ye getirdi. Bu dakikadan sonra yakaladığı skor avantajını koruyan Galatasaray Cafe Crown, karşılaşmadan da 95-84 galibiyetle ayrılmayı başardı.

SALON: Abdi İpekçi Spor Salonu
HAKEMLER: Engin Kennerman – Alper Özgök – Yücel Çilingir
GALATASARAY CAFE CROWN (95): Darius Washington 26 (4 ribaund- 5 asist),
Murat Kaya (3 ribaund- 3 asist), Mike Wilkinson 2 (3 ribaund- 3 asist), Radoslav
Rancik 22 (6 ribaund- 1 asist), Evren Büker 18 (5 ribaund- 3 asist), Can Akın (2 asist), Simas
Jasaitis 23 (10 ribaund), Fatih Solak 4 (2 ribaund)
BEŞİKTAŞ COLA TURKA (84): Fedor Likholitov 24 (12 ribaund), Muratcan Güler 8 (3 asist), Engin Atsür 25 (4 ribaund- 3 asist), Brad Newley 17 (3 ribaund- 1 asist), Haluk Yıldırım 5 (6 ribaund- 1 asist), Cevher Özer 2 (4 ribaund- 1 asist), Kevin Flecer 3
1.PERİYOT: 18-36
2.PERİYOT: 21-11
3.PERİYOT: 27-20
4.PERİYOT: 29-17

16 Nisan 2010 Cuma

Kral Barcelona: 2-0



İspanya La Liga'nın 31. haftasında El Clasico'da Real Madrid ile Barcelona Santiago Bernabeu'da karşı karşıya geldiler ve Barcelona karşılaşmadan 2-0'lık skorla galip ayrıldı ve La Liga'da tekrar liderliğe yükseldi. Barcelona maçı anlatan spikeri de kendinden geçirdi.

Barcelona'lı orta sahadan gol attı!



İspanya La Liga'da 32. hafta karşılaşmasında Barcelona Deportivo'yu 3-0 ile geçerken takımın genç ismi Pedro yine sahnedeydi. Takımın ikinci golüne imza atan Pedro bu golü orta sahadan kaydetti ve jeneriklere girmeye hak kazandı. 69. dakikadaki bu gol işte Barcelona taraftarların bu şekilde coşturdu.

Ne yaptın Rasheed?



NBA'de salı gecesi oynanan Chicago Bulls - Boston Celtics maçında ilginç bir an yaşandı. Maçın kafa kafaya olduğu dakikalarda, Bulls'un potadan dönen şutunun ribaundunu almak isteyen Celtics forveti Rasheed Wallace bakın ne yaptı?

Manisa'da kritik randevu

Turkcell Süper Lig'de geçtiğimiz hafta protestolar altında Diyarbakırspor'u 4-1 ile geçerek şampiyonluk iddiasını sürdüren Galatasaray, ligde kalma yolunda mutlak puana ihtiyacı olan Manisaspor'a konuk olacak.

NTV Spor
Güncelleme: 18:19 TSİ 16 Nisan. 2010 Cuma
Turkcell Süper Lig'de geçtiğimiz hafta protestolar altında Diyarbakırspor'u 4-1 ile geçerek şampiyonluk iddiasını sürdüren Galatasaray, ligde kalma yolunda mutlak puana ihtiyacı olan Manisaspor'a konuk olacak.

Manisa 19 Mayıs Stadı'nda yarın saat 19:00'da oynanacak olan karşılaşmayı hakem Abdullah Yılmaz yönetecek.

8. RANDEVU
Galatasaray ile Manisaspor, Turkcell Süper Lig'de yarın 8. kez karşı karşıya gelecek.

Lig tarihinde ilk kez 2005-2006 sezonunda karşılaşan iki ekip arasında geride kalan 7 maçtan 4'ünü Galatasaray kazandı, 3'ü ise berabere bitti, Manisaspor henüz galibiyet elde edemedi.

Galatasaray'ın toplam 23 golüne, Ege temsilcisi 11 golle yanıt verdi.2005-2006 sezonundaki maçları Galatasaray, İzmir'de 4-1, İstanbul'da da 4-2'lik skorlarla kazanırken, 2006-2007 sezonun ilk yarısında Manisa'da oynanan mücadele 2-2 bitti, İstanbul'daki karşılaşmada ise Galatasaray 4-0 galip geldi. 2007-2008 sezonundaki maçlarda ise taraflar Manisa'da 2-2 berabere kalırken, İstanbul'daki gol düellosundan 6-3'lük skorla Galatasaray galip ayrıldı.

Bu sezonun ilk yarısında İstanbul'da yapılan maç ise 1-1 sona erdi.

Hiddink: Türk futbolu düşüşte

İspanyol Marca gazetesine konuşan A Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink, Türk futbolunun biraz düşüşte olduğunu söyledi.

NTV Spor ve Ajanslar
Güncelleme: 11:44 TSİ 16 Nisan. 2010 Cuma
A Milli Futbol Takımı'nın teknik direktörü Guus Hiddink, İspanyol spor gazetesi Marca'da bugün yayımlanan röportajında, Türkiye'yi seçme nedenini ''Beni etkileyen Türklerin futbol tutkusu oldu" diye açıkladı.

Hollandalı teknik adam, Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerinin, yapılan ilk toplantıdan itibaren gösterdikleri ''kazanma hırsı ve ciddiliğine şaşırdığını'' ifade etti ve 2016 Avrupa Şampiyonası'nın Türkiye'de düzenlenmesi için hükümetin büyük destek sağladığını belirtti.

''Türk futbolunun biraz düşüşte olduğu doğru'' diyen Hiddink, ''Şimdi bu futbolun olabilirliklerini, Türk ligindeki futbolcuların güçlerini analiz ediyorum. Birçok maç izleyip, analiz yapıp, futbolcu seçeceğim'' açıklamasında bulundu.

Hiddink, A Milli Takım teknik direktörlüğünü kabul etmeden önce, Fildişi Sahili'nin teknik direktörü olması için ciddi görüşmeler yaptığını, hatta Didier Drogba'nın kendisine telefon edip, Güney Afrika'daki Dünya Kupası'nda kendileriyle olmasını istediğini, ancak sonuçta bunun gerçekleşmediğinisöyledi.

İspanyol futboluyla ilgili de açıklamalarda bulunan Hiddink, Real Madrid'in La Liga'daki durumunu normal karşıladığını, ancak Şampiyonlar Ligi'ne erken veda etmesinin kendisini şaşırttığını dile getirdi. Hiddink, ''Büyük bir bütçe ve mükemmel futbolcularla, finalin evinde oynanacağını bilerek en azından yarı finale kadar gelmek zorundasın. Orada elenebilirsin, ama öncesinde değil'' dedi.

Hiddink, Messi-Ronaldo kıyaslamasında ise açık bir şekilde ''Messi'' dedi ve ''Ronaldo'yu tanımıyorum, ama Messi çok alçakgönüllü, basit bir çocuk. Genç futbolcular için iyi bir örnek. Asla hile yapmıyor. Messi benim hoşuma giden bir çocuk. Sahada, içindeki çocuğu çıkarmayı başaran biri. Sanki sokakta arkadaşlarıyla oynuyormuş gibi. Ona yıldız futbolcu baskısı yapılmamalı. Barcelona'da da yapılmıyor. O en iyisi'' değerlendirmesini yaptı.

Wenger'den Fabregas açıklaması


Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger, Fabregas konusunda Barcelona ile hiç görüşmediklerini söyledi.

NTV Spor ve Ajanslar
Güncelleme: 13:57 TSİ 16 Nisan. 2010 Cuma
Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger, yıldız oyuncusu Cesc Fabregas'ın Barcelona'ya transferiyle ilgili görüşmelerde bulunulduğuna dair açıklamaları yalanladı ve ''Ekibimden kimsenin gitmesini istemiyorum'' diye konuştu.

Wenger, Barcelonalı bir yetkilinin, ''Fabregas'ın transferi konusunda gayriresmi görüşmelerde bulunuyoruz'' şeklindeki açıklamasının doğruyu yansıtmadığını söyledi.

Genç ve yetenekli ekibini bir arada tutmak istediğini ifade eden Wenger, ''Barcelona ile Fabregas konusunda, ne gayriresmi ne de gizli bir görüşme yapılmadı'' dedi.

Wenger, basında, İngiltere'de oynayan bazı futbolcuların bazı İspanyol kulüplerine gönderileceğine işaret eden haberlere de anlam veremediğini kaydetti.

"Türk hoca gelebilir"


Başkanımız Adnan Polat, çarpıcı açıklamalarda bulundu...

Başkanımız Adnan Polat, Radyospor'a konuk oldu. Başkan, Türk Telekom Arena'dan, taraftarların oyuncuları protestosuna; başkanlık seçiminden, transfer politikasına kadar her konuda önemli açıklamalar yaptı.
Final four oynadı

Başkan, ezeli rekabetteki olayları değerlendirirken şunları söyledi:
“Kız takımı üç sene evvel ikinci ligdeydi geçen yıl Avrupa Şampiyonu oldu. Voleybol kız takımı üç sene evvel ikinci ligdeydi bu sene Avrupa'da final four oynadı. Bizi Fenerbahçe'yle kıyasladığınız zaman son yedi senedir 50 bin kişiye oynuyor. Biz 24 bin kişiye oynuyoruz. Aradaki fark yıllık 30 milyon dolar. Yedi yılda 210 milyon dolar ediyor. Yeni statla birlikte fark azalacak ve denk bir yarış yapacağız.”

Beş sene sonra

G.Saray'da finansal problemlerin tamamen çözülmediğini vurgulayan Polat, “2011'in sonunda tüm sorunlar biter. Beş senelik süreç sonrasında birikim oluşmaya başlar. Futbol AŞ'yle Spor AŞ'nin birleşmesi için gerekli kredi sadece Galatasaray'ın teminatlarına verildi. 70 milyon kredi için Türk Telekom Arena ve Riva'nın 2. derecesini teminat verdik” dedi.

İstediğimizi alamadık

“Kendinizi hiç sorguladınız mı?” şeklindeki soruya ise Polat şu cevabı verdi: “Mali, idari ve tesis konusunda düşündüklerimizi yaptık. Ama istediğimiz sonuçları alamadık. Galatasaray bu sene de şampiyonluğunu ilan etmesi gerekirdi. Sakatlıklar nedeniyle bunu başaramadık.”

Soyunma odasına girmedim

Rijkaard'ı uyarıp uyarmadığı şeklindeki soruyu ise Polat, “Son dört beş maçta aldığınız sonuçlara baktığınızda olmayacak şeylere tanık olduk. İnanılmaz goller yedik. Fenerbahçe maçında, rakibimiz pozisyon bulamadan galip geldi. Biz de bunlarla ilgili Rijkaard'la oturup konuşuyoruz. Bu sezon soyunma odasına girmedim” dedi.

Dikte etmiyoruz

Takımın kampa girmesini de değerlendiren Adnan Polat, “Son haftalardaki yaşananların üzerine Rijkaar'da görüştük ve o da sisteminden vazgeçti. Bu sistemden ve prensiplerden vazgeçildi şeklinde algılanmamalı. O'na bir şey dikte etmiyoruz” diye konuştu.

Arda da bir insan

Arda'ya yapılan tepki için Polat şöyle devam etti: “Arda'yı kaptan yaptığımız için doğru bir karar verdiğimize inanıyorum. Çok büyük bir kaptan oldu ki devamlı Arda yazılıp, konuşuluyor. Arda'ya ciddi haksızlıklar yapılıyor. Arda da hata yapıyor, ancak o da bir insan ve daha 23 yaşında.”

Bir Türk gelebilir

Teknik direktör konusunun gündemlerinde olmadığını söyleyen Adnan Polat, “Rijkaard'la iki senelik sözleşmemiz var. Yanına yerli bir teknik adam gelmesi konusunu konuşmadık. Belki böyle bir şey olabilir” dedi.

Dört nala zafere

GALATASARAY 2 yıl önce kaybetmek üzere olduğu binicilik tesislerini yönetici Cemal Özgörkey'in büyük katkısıyla modern bir tesis haline getirdi. 75 ahırlık modern tesisin açılışın Özgörkey ile başkan Adnan Polat yaptı. Polat, “Özgörkey ailesine teşekkür ederim. Biz de dört nala şampiyonluğa uçarak koşacağız. Umarım F.Bahçe-Beşiktaş derbisi G.Saray'a yarayacak skorla tamamlanır. Manisa'da fobimizi yenmek istiyoruz” dedi.

Aydınlar'ı örnek gösterdi

“RAKİPLERİMİZ 20 milyon doların üzerinde rakamlarla bu işi götürüyorlar. Bizim basketbol ve voleybol takımlarımızın toplam maliyeti 10 milyon dolar. Rakibimizde işadamlarının verdiği desteği G.Saraylı işadamlarının G.Saray'a verdiğini söyleyemeyiz. Biz kendi imkanlarımızla takımlarımızı ayakta tutmaya çalışıyoruz.” 20.45 olayının tarihte kaldığını da kaydeden Adnan Polat, “O herhalde G.Saray tarihinin en acılı ve en keyifli şampiyonluğuydu. Bu sene ne olacağını bilemiyorum ama bu sene de iyi şeyler olabilir. G.Saray taraftarının bu yarışta bizi yalnız bırakmamalarını istiyorum. Mutlu son onlarla olur” dedi.

25 zengin insan

25 tane futbolcumuz var. Çocukları olan aileler bilirler, onlar iki tane çocuklarıyla başa çıkamıyorlar. Burada zengin ve tanınan 25 genç var. Onları da kontrol altına almak kolay değil. Bazı olaylar dışında oyuncularımdan memnunum.

Hayal kırıklığı

Son haftalarda alınan bu neticeler, herkeste büyük hayal kırıklığı yarattı. Taraftar patlamaya hazır bomba gibiydi. Esasen protesto sadece futbolculara değil hepimizeydi. Memnuniyetsizliğini bildirdi. Mesajımızı aldık. Daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Ali Turan bizim

Ali Turan artık Galatasaraylı ve bu haftanın ardından Florya'da antrenmanlara çıkacak. Transfer için önümüzdeki günler oturup konuşacağız. Haldun yine muhtemelen yola düşecek

Bağıran kazanıyor

Federasyona ve MHK'yla ilişkiler zaman zaman geriliyor. Bağıran kazanıyor. Sezonun tamamına değil son 5 maça bakın, bütün çalışmaları yapıyoruz. Kimin lehine, kimin aleyhine ne kadar hatalar yapılmış bunları tespit ettiriyoruz. Bizim aleyhimize yapılan yanlışlar çok fazla. Arada dağlar kadar fark var.

Avrupa'da stadından en çok para kazanan kulüpler

KULÜP-KAPASİTE-YILLIK GELİR

M.United-75.957-127.7
Arsenal-60.355-117.5
Barcelona-98.772-112
Real Madrid-80.354 -101.4
Chelsea-41.841-87.4
B.Münih-69.901-60.6
Hamburg-57.274-55.5
Liverpool-45.362-49.9
Tottenham-36.310-46.3
Newcastle-52.387-34.1

Not: Rakamlar Deloitte'ın yayımladığı 2008-09 sezonu verilerine göre çıkarılmıştır.

Ferguson'dan sert tepki


Manchester United Teknik Direktörü Sir Alex Ferguson, Rooney'in Real Madrid'e transfer olacağı şeklindeki haberlere ateş püskürdü.

NTV Spor ve Ajanslar
Güncelleme: 14:34 TSİ 16 Nisan. 2010 Cuma
İngiltere Premier League takımlarından Manchester United'ın Menajeri Sir Alex Ferguson, yıldız futbolcusu Wayne Rooney'nin Real Madrid'e transfer olacağına ilişkin haberlere tepki gösterdi.

Rooney'nin sezon sonunda Real Madrid'e gideceği iddialarını ''saçmalık'' olarak nitelendiren Ferguson, sezonun bitimine yakın spekülasyonların giderek arttığını belirterek, ''Böyle şeyler sezon sonlarında hep olur. Wayne Rooney, gelecek yıl da burada olacak'' dedi.

Ferguson, takımının kadrosundan memnun olduğunu anlatarak, ''Mevcut kadroda yanlış olan bir şey yok. Ama bir iki futbolcuya bakabiliriz. Bizim daha fazla parası olan kulüplerle karıştırılmamamız önemli. Onlar hakkında endişe duymamıza gerek yok. Chelsea örneğinde olduğu gibi, onlar transfer yaparken biz rahatsız olmadık. Sadece kendi yaptığımıza odaklandık'' ifadelerini kullandı.

''Kırmızı Şeytanlar''da çok iyi bir sezon geçiren İngiliz futbolcu Rooney, bu yıl ligde 26 gol atarken, gol krallığı yarışında da ilk sırada bulunuyor.

Van Gaal küplere bindi


Bayern Münih Teknik Direktörü Louis Van Gaal, Şampiyonlar Ligi'nde Lyon ile oynayacakları rövanş maçı öncesi, Fransız ekibinin lig karşılaşmasının ertelenmesine büyük tepki gösterdi. Van Gaal, UEFA’dan, maçın oynanması için Fransız Futbol Federasyonu'na baskı yapmasını istedi.

NTV Spor
Güncelleme: 15:42 TSİ 16 Nisan. 2010 Cuma
Fransa Futbol Federasyonu, Şampiyonlar Ligi'nde Lyon ile Bayern münih arasında oynanacak rövanş karşılaşması öncesi, Fransız ekibinin Monaco ile yapacağı maçı ileri bir tarihe erteledi. Bu karar, Alman Futbol Federasyonu’ndan benzer bir yaklaşım göremeyen Bayern Münih Teknik Direktörü Louis Van Gaal'i adeta küplere bindirdi. Van Gaal, UEFA’nın devreye girmesini ve Lyon'un sahaya çıkması için Fransa Federasyonu’na baskı yapmasını istedi.

Kendilerine büyük haksızlık yapıldığını savunan Hollandalı teknik adam, “Fransızlar Lyon'un finale çıkabilmesi kolaylık gösteriyor. Bu Lyon'a avantaj sağlayacaktır. UEFA, bu duruma müdahale etmeli. Çünkü oyun artık adil değil” diye konuştu.

Böylesi önemli karşılaşmalar öncesi tüm takımlara eşit davranılması gerektiğini savunan Van Gaal; "Almanya'da bu tür bir erteleme kararı çıkartmak imkansız. Oysa Fransızlar takımlarını dinlendirebiliyor. UEFA’nın görevi, tüm takımlara aynı koşulları sağlamak olmalı” ifadelerini kullandı.

Bayern, Manchester United'ı elemesinden sadece 24 saat sonra, Bundesliga'da şampiyonluk yolunda çok kritik bir maçta Bayern Leverkusen ile karşı karşıya gelmişti.

14 Nisan 2010 Çarşamba

Toronto umudunu korudu


Toronto Raptors, deplasmanda Detroit Pistons’ı 111-97 mağlup ederek Doğu Konferansı’nda 8. sırada yer alan Chicago Bulls’la arasındaki farkı yarım galibiyete indirdi.

NTV Spor
Güncelleme: 10:05 TSİ 13 Nisan. 2010 Salı
Chicago Bulls’a mağlup olarak Doğu Konferansı’nda play-off’a kalan son takım olma yolunda avantajı rakibine kaptıran Toronto Raptors, Detroit Pistons’a konuk oldu.

Andrea Bargnani ve Amir Johnson’ın etkili oyunuyla sonuca giden Kanada temsilcisi, rakibini 111-97’lik skorla geçti.

Toronto, normal sezondaki son maçında New York Knicks’le kendi sahasında karşılaşacak. 8. sıradaki Bulls ise; Boston Celtics’le sahasında, Charlotte’la ise deplasmanda karşılaşacak. Kanada ekibinin play-off’a kalabilmesi için son maçını kazanması ve Chicago’nun ise bir maçını kaybetmesini bekleyecek.

--------------------------------------------------------------------------------

Toronto’da bir önceki maçta 19 ribaundla kariyer rekoru kıran milli basketbolcu Hidayet Türkoğlu, 21 dakika süre aldığı karşılaşmayı 8 sayı – 8 ribaund ve 4 asistle tamamladı.

Maçı toplam 37 asistle noktalayarak bu sezonki en iyi performansına imza atan Raptors, karşılaşmaya istediği başlangıcı yapamadı. Ben Gordon’ı durdurmayı başaramayan Kanada ekibi, ilk çeyreği 26-24 geride kapattı.

İkinci çeyrekte Andera Bargnani’nin hücumda ön plana çıkmasıyla birlikte sürücü koltuğuna oturan Raptors, öne geçerek farkı 15 sayıya kadar çıkarttı. Pistons Villanueva’nın sayılarıyla ayakta kalmaya çalışırken, Raptors soyunma odasına 58-46 üstün gitti.

Üçüncü çeyrekte de skor üretmekte zorlanmayan Toronto, son çeyreğe 89-72 önde girdi. Amir Johnson-Bargnani ikilisine çağre bulamayan Detroit, son çeyrekte de farkı eritemedi ve maçı 111-97 kazandı.

Toronto’da Andrea Bargnani 33 sayı – 7 ribaundla yıldızlaşırken, Amir Johnson da 26 sayıyla kariyer rekoru kırdı. Kenardan gelen Jarrett Jack de 15 sayı – 12 asistle oynadı.

Detroit’te ise Ben Gordon 24 sayı – 6 sayı – 4 asist – 2 top çalmayla, Charlie Villanueva 16 sayı – 6 ribaundla, Tayshaun Prince de 17 sayı – 5 ribaund – 3 asistle salondan ayrıldı.

Chicago play-off'a çok yakın


NBA'de Chicago Bulls, Derrick Rose'un 39 sayıyla kariyer rekoru kırdığı maçta Boston Celtics'i 101-93 yenerek Doğu Konferansı'nda play-off'a kalan son takım olma yolunda büyük avantaj yakaladı.

NTV Spor
Güncelleme: 10:08 TSİ 14 Nisan. 2010 Çarşamba
Doğu Konferansı'nda son play-off bileti için Toronto Raptors'la mücadele eden Chicago Bulls, evi United Center'da ağırladı. Derrick Rose'un yıldızlaştığı maçta Bulls, rakibini 101-93 mağlup ederek önemli avantaj yakaladı. Chicago, son maçında Charlotte'ı yenmesi durumunda play-off biletini cebine koyacak. Toronto'nun yola devam eden taraf olması için, Bulls'un son maçını kaybetmesi Kanada temsilcisinin ise New York Knicks'i yenmesi gerekiyor.

Son çeyrekteki etkili oyunuyla sonuca giden Chicago'da Derrick Rose 17'si son çeyrekte olmak üzere toplam 39 sayıyla kariyer rekoru kırarken, istatistiklerine 7 asist - 5 ribaund ve 3 blok ekledi. Kirk Hinrich, ürettiği 30 sayıyla bu sezonki en yüksek skoruna ulaştı. Pota altında takımına önemli katkı yapan Joakim Noah ise 16 ribaund - 3 blok - 2 asistle maçı noktaladı.

Konuk ekipte Paul Pierce 28 sayı - 2 ribaund - 2 asistle ön plana çıkarken, Ray Allen da 25 sayı - 3 ribaundla mücadele etti. Kevin Garnett 14 sayı - 9 ribaund - 2 asist - 2 top çalmayla katkı yaptı.

PHOENIX: 123 - DENVER: 101
Phoenix Suns, Amare Stoudemire ve Steve Nash'in son çeyrekte süre almadığı maçta Denver Nuggets'ı 123-101 yenerek play-off'un ilk turunda ev sahibi avantajını yakaladı.

Phoenix'te Amare Stoudemire 26 sayı - 8 ribaund - 2 asistle takımının en skorer ismi olurken, Kanadalı yıldız Steve Nash 18 sayı - 10 asistle double-double yaptı. Jason Richardson da 14 sayı - 7 ribaundla katkı sağladı.

Denver'da Carmelo Anthony 29 sayı - 6 ribaund - 2 asist - 2 top çalmayla sahanın en skorer ismi olurken, Chauncey Billups 16 sayı - 3 ribaundla, Ty Lawson da 13 sayı - 5 asistle oynadı.

L.A. LAKERS: 106 - SACRAMENTO: 100
Los Angeles Lakers, Kobe Bryant ve Andrew Bynum'ın dinlendirildiği maçta Sacramento Kings'i 106-100'lük skorla geçti.

Los Angeles Lakers'ta İspanyol yıldız Pau Gasol 28 sayı - 8 ribaund - 3 asistle takımını sırtlarken, Shannon Brown 24 sayı - 3 ribaund - 3 asistle, Sasha Vujacic 13 sayı - 6 ribaund - 2 asistle oynadı.

Sacraemento Kings'te Beno Udrih 21 sayı - 11 asistle, Jason Thompson da 19 sayı - 16 ribaund - 5 asistle double-double yaparken, kenardan gelen Francisco Garcia da 15 sayı - 4 asist - 3 ribaundla maçı bitirdi.

Sahne Memo'nun


Utah Jazz, milli basketbolcu Mehmet Okur'un 23 sayıyla sahanın en skorer ismi olduğu maçta Golden State Warriors'ı 103-94 yenerek Batı Konferansı'nı ikinci sırada bitirme umudunu korudu.

NTV Spor
Güncelleme: 10:35 TSİ 14 Nisan. 2010 Çarşamba
Batı Konferansı'nda ikinci sırayı elde etmek için mücadele eden Utah Jazz, milli basketbolcu Mehmet Okur'un 23 sayı - 7 ribaundla yıldızlaştığı maçta Golden State Warriors'ı 103-94 mağlup etti. Phoenix Suns'la 3. sırayı paylaşan Jazz, son maçında evinde Phoenix'i yenmesi ve Dallas'ın da San Antonio'ya mağlup olması durumunda Batı Konferansı'nı ikinci sırada noktalayacak.
Son çeyrekteki etkili oyunuyla sonuca giden Utah, karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanan yıldız oyuncu Carlos Boozer'dan faydalanamzken, konuk ekipte sahneye çıkan Mehmet Okur 23 sayı - 7 ribaundlukluk performans sergiledi. Kenardan gelen Paul Millsap 24 ribaundla kariyer rekoru kırarken, 10 sayı ve 3 asist yaptı. Wesley Matthews 16 sayı - 5 ribaund - 4 asistle katkı yaparken, C.J. Miles da 16 sayı - 7 ribaund - 3 asist - 2 top çalmayla mücadele etti.

Rüştü derbide sahada

Beşiktaş'ta Ferrari ve Tello'dan sonra sakatlığı geçen Rüştü de, Fenerbahçe'ye karşı görev alabilecek.

NTV Spor
Güncelleme: 14:04 TSİ 14 Nisan. 2010 Çarşamba
Beşiktaş'a, Fenerbahçe ile oynanacak derbi maçı öncesi, sakat oyunculardan iyi haberler gelmeye devam ediyor. Tello ve Ferrari'nin ardından, kaleci Rüştü'nün de derbide forma giyebileceği açıklandı.

Beşiktaş'ın deneyimli kalecisi Rüştü Reçber, siyah-beyazlı takımın Trabzonspor ile oynadığı maçta baldırından sakatlanmıştı. Maça devam edemeyen Rüştü, yerini Hakan Arıkan'a bırakmıştı.

Kulüp doktorları tarafından cumartesi gününden bu yana yoğun tedavi programı uygulanan Rüştü'nün sakatlığı büyük ölçüde düzeldi. Deneyimli kaleci, takımının Pazar günü Fenerbahçe ile oynayacağı kritik maçta forma giyebilecek.

12 Nisan 2010 Pazartesi

MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller



Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar



Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...



Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi



Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar



Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların



Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona



Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları



Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni



Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza



Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı



Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak



Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten



Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller

Sezai Karakoç'un Hayatı (1933 - )


Sezai Karakoç, 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya gelir. Babası Yasin Efendi’nin koyduğu isim Muhammed Sezai’dir. Nüfus kayıtlarında Ahmet Sezai olarak geçer. Dedeleri, Ergani ve yöresinde oldukça etkin kişilerdendir. Babasının babası Hüseyin efendi, Plevne savaşına katılmış; Gazi Osman Paşa’nın takdirini kazanmıştır. Aile Leventoğulları olarak anılır.

Şairin çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçer. Altı yaşında ilkokula başlar ve 1944’te Ergani’de ilkokulu tamamlar. Maraş ortaokuluna parasız yatılı öğrenci olarak kayıt yaptırır.1947 de burayı bitirerek Gaziantep’te yine parasız yatılı lise öğrenimine başlar. Gaziantep lisesinden 1950’de mezun olur. Felsefe okumak istediği için İstanbul’a gider. Fakat babasının arzusu ilahiyat fakültesidir. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, o zaman parasız yatılı kısmı bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi sınavına girer. Sınav sonuçlarını beklerken de Felsefe bölümüne kayıt yaptırır. Eğer sınavı kazanmazsa felsefe eğitimi yapacaktır.

Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini, 1955’te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamlar. Pek çok resmi görevde bulunur. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. 1960-1961 yıllarında yedek subay olarak askerlik görevini yerine getirdikten sonra görevine kaldığı yerden devam eder. 1965’ten 1973’e kadar birçok kez istifa eder. 1973’ten bu yana da hiçbir resmi görev almaz.

Kurucusu bulunduğu ‘Diriliş Yayınları’ ve ‘Diriliş Dergisi’ ile İstanbul’da hizmete devam eder. 1990 yılında ‘Güller Açan Gül Ağacı’ Amblemiyle Diriliş Partisini (DİRİ-P) kurar. Yedi yıl Partinin Genel Başkanlığını yürütür. Ancak 1997’de iki genel seçime girmedi gerekçesiyle parti kapatılır.

Devlet, millet ve medeniyet kavramlarına farklı boyutlarda anlam yükleyen Sezai Karakoç’un kırk-bir yıllık ‘Diriliş’ doktrini etrafında düşünsel alanda bir Diriliş Nesli oluşur.

Şiir, sanat ve düşünce ile yüklü hayatına, çilesine, duygu ve duyarlıklarına değinmek çok da kolay değil. Bunun için büyük bir çalışma gerekir. Kısaca, ‘şiir üslubu bakımından, az çok İkinci Yeni’ye yakın sayılsa da, şiirinde işlediği temalar, inandığı değerler bakımından şiirimizde yeni ve değişik bir sestir’ demek mümkün.

Şiir Kitapları:

Körfez (1959), Şahdamar (1962), Hızır'la Kırk Saat (1967), Sesler (1968), Taha'nın Kitabı (1968), Kıyamet Asisi (1968), Mağara ve Işık (düzyazı şiirler, 1969), Gül Muştusu (1969), Zamana Adanmış Sözler (1970), Ayinler (1977), Leyla ile Mecnun (1981), Ateş Dansı (1987)...

BEN DEĞİL GİDEN ÜZÜLÜR HAYATIMDAN; BİZ HİÇ BİR GEMİYİ KAÇIRMADIK. ONLAR EKSİK GİTTİLER.

YORULDUM HER BULDUĞUMDA KAYBETMEKTEN...

BİRGÜN


ßirgün
ßana gelip seNi seviyorum deRsen, ßenDe seni deRim.ßiRgün ßana geLip
ßaşkasını seviyor deseLeR,sevsin mutLu oLsun deRim.EvLenDi, seni unuttu
deseLeR, cani sağoLsun, mutLu mesut oLsun deRim.Çocuğu oLmuş,senin
aDını k0ymuş deseLeR, kadeRi ßana ß...enzemesin deRim. HastaLandı deseLeR,
inşallah iyiLeşir deRim.Ama ßiRqü.........n Çıkıpta ßana öLdü deseLeR,ßen onun için heRqün öLdüm, 0 ßiR kez öLmüş ç0kmu deRim..

7 Nisan 2010 Çarşamba

türk 'VAN BASTEN'

spor - türk ’van basten’ | izlesene.com

Umudunu kaybetme belki döner.. Ama çokta ümitli olma; belkide gittiğini senden daha çok sever..!

MESSI 4 - ARSENAL 1


spor - messi 4 - arsenal 1 arap spiker | izlesene.com

YİTİK BİR HAYALİ ARAR DA BAZEN GÖZLERİM YOKLUĞUN BAŞKA BİR YAĞMUR YAĞDIRIR YANAKLARIMA. YAĞMURLU SABAHLARIN SENİ GETİRMEYECEĞİNİ BİLE BİLE BEKLERİM...(

4 Nisan 2010 Pazar

ANLADIM


Bunca zaman bana anlatmaya
çalıştığını,kendimi
bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu
varmış,

Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,
okuyarak,dinleyerek değil..

Bildiklerini bana neden
anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün
kayıpmış,

Aşk peşinden neden yalınayak
koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında
gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını
anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla
ağlamaktan daha değerliymiş,

Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde
anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir
tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,

Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her
damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler
terkettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği
gizlememekmiş marifet,

Yüreğini elime koyduğunda anladım..

''Sana ihtiyacım var, gel ! ''
diyebilmekmiş güçlü olmak,

Sana ''git'' dediğimde anladım..

Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum''
diyebilmekmiş sevmek,

Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir
çocukmuş,her düştüğünde zırıl
zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı
sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye
haykırmak istemekmiş pişman olmak,

Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,

Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,

Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş
bir gün affedilmeyi,

Beni afetmeni ölürcesine istediğimde
anladım..

Sevgi emekmiş,

Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak
kadar sevmekmiş

Can Yücel'ın Hayatı (1926 - 1999)


Yergici anlatımı ve kendine özgü dil örgüsüyle çağdaş Türk Şiiri’nde özgün bir yer edinen, eski milletvekili ve bakanlardan Hasan Ali Yücel'in oğlu Can YÜCEL, 1926'da İstanbul'da doğdu. Fakat kendisini Datça’lı kabul eden ünlü şairin mezarı Datça'dadır. Son üç kitabını da Datça üzerine yazmış, yarımadanın güzelliklerini, şiirinin güzellikleriyle buluşturmuştur. Bu yüzdendir ki, Can Yücel'i okumak, Datça havasını solumak duygusu verir insana. Taze... şaşırtıcı... farklı... düşündürücü...
Orta öğrenimini Ankara Erkek Lisesi'nde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ile İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde tamamlayan Yücel, askerliğini Kore'de yaptı. Uzun süre Paris'te ve İngiltere'de kalan Yücel, BBC Radyosu Türkçe Yayınları Bölümü'nde spiker olarak da çalıştı. Ancak hayatında hep ilk sırada şiir yer aldı. İş dünyasında çok az zaman geçiren şair meslek olarak kendisine şairliği seçtiğini söyledi hep.

1962'de İngiltere'de, 1709'da Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabını bulması geniş yankı uyandırdı. Ertesi yıl yurda dönünce bir süre Bodrum'da turist rehberliği yaptı. Sonra İstanbul'a yerleşti. Çeviriyi uğraş edindi. Ve bir çevirisi nedeniyle 12 Mart döneminde hüküm giydi. 1974'te aftan yararlanarak serbest kaldı.

Yazın yaşamına üniversitede öğrenciyken yayımladığı şiirleriyle girdi. Şiir, yazı ve çevirileri 1945'ten itibaren Yenilikler, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Şiir Sanatı, Yön, Papirüs, Yeni Dergi, Yazko Edebiyat, Yeni Düşün, Vatan, Demokrat vs. dergi ve gazetelerde yayımlandı.

Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip koğuşturmaya uğrayan Yücel'in 1974'te çıkan "Bir Siyasinin Şiirleri" kitabı, o döneme kadarki şiir macerasının dengeli bir bileşimi olarak görüldü. Bu şiirlerinde hapishaneden dışa ve orada yaşayanlara dönük izlenim, gözlem, duygu ve düşüncelerinin toplamını, kendi politik kimliğinin sorgulamasıyla birlikte verdi. Tarihsel olaylarla günlük olayları iç içe işleyen Yücel, günceli, taşlama yüklü bir ifadeyle, politik eleştiri düzeyinde ele aldı. Toplumsal olanı yansıtmada gülmece, şiirinin en önde gelen öğesi oldu.

Şiirlerinde, toplumcu bir bakış açısından yola çıkarak daha iyi bir dünyanın kurulması amacını savunan Yücel'in, sözcük oyunlarıyla ulaştığı dil ustalığı, şiirini "yeni anlam boyutlarıyla donatarak" etkili kıldı. Halk kaynaklarına, halk ağzına, daha çok da halk türkülerinin deyişlerine de yaslanan Yücel'in kullandığı günlük söylem, yöresel deyişler, deyimler ve argo sözcükler, şiirini etkili kılan diğer öğelerdir. Diyaloglar, atasözleri, benzetmelerle kendisine has bir üslup oluşturdu.

Yazma'dan başlayarak tüm şiirleri incelendiğinde Yücel'in şiirinin ironiden başka yönleri olduğu farkedilecektir. Örneğin, yoğun bir duygusallık ve sevgi arayışı; ustalıkla doruğuna ulaşmış bir dil işçiliği, entellektüel düzeye varmış bir biçim arayışı; yanlışa, haksıza karşı, yerleşik nizamdan öç alırcasına öfkeli ve bir o kadar da acılı bir direniş... bir başkaldırı...

En ağdalı ifadelerden, en acılı ağıtlara; en sert sokak ağızlarından en yoğun sevda ve sevgi şiirlerine; zeka parıltılarından en yalın, en sade söyleyişlere kadar her şeye yer verdiği şiiri, bir 'vazifeye adanmışlık' şiiridir onun. Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Weiss ve Brecht gibi yazarlardan yaptığı çevirilerde, yapıtları neredeyse yeniden yazarak değişik bir çeviri anlayışı getirdi edebiyat dünyasına.

Kitapları: Can Yücel'in şiir alanındaki başlıca yapıtları arasında "Yazma" (1950), "Sevgi Duvarı" (1973), "Bir Siyasinin Şiirleri" (1974), "Ölüm ve Oğlum" (1976), "Şiir Alayı" (1981), "Rengarenk" (1982), "Gökyokuş" (1984) ve "Beşibiryerde" (1985), "Canfeda" (1986), "Çok Bi Çocuk" (1988), "Kısa Devre ve Kuzgunun Yavrusu" (1990) yer alıyor.
ESKİDEN BİR SESİM VARDI BENİM; ŞİMDİ UZAKTA ÇINLAR BELKİ. BİR KÖPRÜNÜN ALTINDA YİTİRDİKLERİM DE OLDU KAZANDIKLARIMIN YANINDA. ESKİDEN BİR YÜREĞİM VARDI BENİM; ŞİMDİ UZAKTA ÇARPAR BELKİ BİR ÇOCUĞUN ODASINDA. YİTİRDİKLERİM DE OLDU KAZANDIKLARIMIN YANINDA. BİR BEN KALDIM ŞİMDİ TEK YAKIN BANA. AMA BEN ESKİDEN DE HEP BÖYLE YALNIZ ÇIKARDIM YOLA.
Nelere gögüs germeye calistiysam deldi gecti bagrimi...Neleri sakindıysam gözümden kör etti gözlerimi ..neler icin baglanmaya calistiysam Hayata hayattan kopardi.. Simdi ise yeni senaryolar var önümde Oynamaya hazir...Yönetmeni belli olmayan senaryolar.. ya yönetmek icin ayaga kalkacagım Yada sürünerek figüran oynayacagım....
Kastın canıma ise eğer, kanımı akıtmaya gerek yok..Gidişin katlime fermandır.Bir gül olupta açmadınya, yüreğimin bozkırında el uzatmayacaksan sevdama, kalıpta gözümde yaş olma boşuna...
Aşkı anlat dediler bana ,düşündüm ilk öncee sonraaa yine düşündüm,anlatmak zor dedim sessizcee, hadi bi şeyler söyle dedilerr ..! sustummm sonra aklımaa o anlamsızz sözcükler geldiii ...ve dökülüverdi birer birer dudaklarımdan...'' AŞK GİTMEK İSTESENDE GİDEMEMEK, KALMAK İSTESENDE KALAMAMAK , SUSMAK İSTESENDE SUSAMAMAK......, UNUTMAK İSTESENDE UNUTAMAMAK '' dedimm sonraaa eğildiler birer birer sözcükler aşkın önunde..
Hesap sormaya bile kalkmayacağım senden. Kaçmayı gurur bildin sen.. Sen asla sevmedin ve o ufacık yüreğinle de asla sevemezsin. Farkında değilsin belli ama bende yüreğini unutup öyle gittin.......
SENI UZAKTAN SEVMEYI,SANA BAKMADAN GORMEYI,SENI DUYMADAN DINLEMEYI,GOZYASLARIMLA GULMEYI,KAVUSMAK ICIN SABRETMEYI OGRENDIM AMA, SENSIZ OLMAYI ASLA OGRENEMEDIM.
Zamanı oluşturuyoruz. Ikimiz bir saat içinde yaşıyoruz. Ben akrebim sen yelkovan sen kaçtıkça ben kovalıyorum. Her 60 dakika da bir buluşuyoruz, başka başka yerlerde. Her seferin de benimle sadece 1 dakika kalıyosun. Sonra yine başlasın kovalamaca. Ama unutma ömrümüz küçück bir pilin ömrü kadar. Dua edeyim de o küçücük......... pilin ömrü tükendiğinde aynı sayı üzerinde can verelim ...
Senin mutluluk Diye Adlandırdığın O Şerefsiz dünyada..Ben Acıyla yaşasamda Bilki Beni Şerefli Kılan Gururumla Çektiğim Acıdır...
Nasıl bi yangınki bu Alevlerin bile Canı Yanıyor, Nasıl bir Yalan ki bu Kelimeler kaçacak yer arıyor, Gel bunları olmamış sayalım desemde BOŞ Hiç İnanmam....Gel Güneşi Doğmamış sayalım desemde YOK ,artık sen bana kanma...Yürek Artık sen bana kanmaa...yüreğim ağır yaralı derinden....Yanmaz artık istesemde yenidennn....ç...ok yaralar sardı kalbim ama, BU YARA KAPANIRMI BİLEMEM..

3 Nisan 2010 Cumartesi

ne olur

sen ela gözlerinle bana baktığında içim titrer
sen benimle konuştuğunda içim titrer
sen yanımda olduğunda içime mutluluk dolar
yeter ki yanımda ol ve neler hissettiğimi anla

korkuyorum sana söylemeye
ya beni sevmiyorsan
ya beni redderdersen
işte o an bittim ben...

şimdi karşındayım
anla lütfen beni
ve kabul et teklifimi
et beni mutlu

olmadı işte olamadı
sevmiyor beni
reddetti teklifimi
döktü başımdan aşağı kaynar suları...

senin ela gözlerin için nelerimi vermezdim
ne olurdu san ki beni anlasan
ne olurdu biraz insaflı olsaydın
keşke biraz olsa beni anlayabilseydin.

!!!!!!! SeNsİzLiK !!!!!!!!!!!

SENİ HİÇ GÖRMESEYDİM
SENİNLE TANIŞMASAYDIM
AŞKIMI FİLİZLEMESEYDİM
NE OLURDU KARŞILAŞMASAYDIK..

ŞİMDİ BEN SANA AŞIK OLDUM
AMA SEN BAŞKASINA AŞIK
KAVUŞAMICAZ HİÇ BİRZAMAN
AMA ŞUNU BİL SENİ HİÇ UNUTMUCAM!!!

sana elveda mı ASLA!!!

sana elveda mı ASLA!!!
Sevdim bir kere seni
Bin umutla bağlandım
Desteğini göremedim
Beni bir türlü sevemedin

Kalbimin acısını hiç hissetmedin mi?
Gözlerimin dolgunluğuna hiç bakmadın mı?
sözlerimi hiç saymadın mıı?
Doğru askım doğru!
sen bana ne zaman aşık gözüyle baktın ki!
Sorma
Söz etmem
Umutlanmam hata
ama unutma
diyemem hiçbir zaman sana elveda
Eğer sevdiğin seni terk etmişse onu kendi haline bırak eğer sana dönerse zaten senindir, sana dönmezse zaten hiçbir zaman senin olmamıştır.
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin. (MEVLANA)
Şanssızlığa katlanabiliriz , çünkü dışarıdan gelir ve tümüyle rastlantısaldır. Oysa yaşamda bizi asıl yaralayan , yaptığımız hatalara hayıflanmaktır.
Eğer onun için herşeyi göze alıyorsan, onu her an düşünüyorsan,onun için ağlıyorsan,o senin için tekse,o senin için herşeyden değerliyse,onun bir gülmesi senin için dünyalar demekse...siz aşıksınız...
Yüregim agır yaralı derinden ..Yanmaz artık istesemde yeniden ..Cok yaralar sardı kalbim ama..bu yara kapanır mı bilemem ..

UMUT

UMUT, GÖKTE KANAT ÇIRPAN MARTIDIR. UMUT, KAFESLERİ KIRAN KORKUDUR. UMUT, TOPRAĞI YIRTAN TOHUMDUR VE UMUT, GÖKYÜZÜDÜR SONSUZ. AMA BİR AĞACA BENZER UMUT, SENİN CESARETİNLE BESLENEN. İŞTE O ZAMAN NE FIRTINA NE KAR. GÜZELLİKLERE YAZILIR YARINLAR. YETER Kİ, KAYBETME İNANCINI. BIRAK ÖNÜNDE YÜKSELSİN DAĞLAR, BUGÜN BİTSE YARIN BAŞLAR. BİL Kİ TÜKENMEZ UMUTLAR...